Emboli üç farklı amaçla üç farklı yöntemle tedavi edilir:
1· Trombüs oluşumunu önlemek: Profilaktik (Koruyucu) tedavi
2· Trombüsün büyümesini ve tekrarlamasını önlemek : Antikoagülan tedavi
3· Genel kalp akciğer durumu itibari ile dengede olmayan hastada büyük trombüsü yok etmek: Trombolitik tedavi ya da Embolektomi
Pulmoner embolide tanı konulur konulmaz pıhtılaşmayı önleyici ilaçlar ile tedaviye başlanmalıdır. Hatta risk faktörlerinin mevcudiyeti halinde birçok olguda kesin tanı konulmadan önce, yani tetkikler devam ederken tedavi başlanılır. Tedavi süresi genellikle 3-6 ay arası olup genetik faktörlere bağlı olduğu düşünülen olgularda bu süre daha uzun tutulur. Bu tür olgularda yaşam boyu tedavide önerilebilir.
Cerrahi ve tıbbi hastalarda derin ven trombozu yönünden hastalar düşük, orta ve yüksek risk gruplarına ayrılmıştır ve buna göre koruyucu tedavi verilip verilmemesine karar verilmektedir.
Düşük risk
40 yaşın altında, 30 dakikadan az sürecek ek risk taşımayan küçük cerrahi girişim uygulanacak hastalar düşük risk grubunda olup; bu grup hastaları ameliyat sonrası erken mobilize etmek (erken ayağa kaldırıp yürütmek ve dolaşımda toplardamarlarda göllenmeyi engellemek) ve gerekirse elastik çorap (varis çorabı) giydirmek yeterlidir.
Orta risk
Ek riskler taşıyan her türlü cerrahi girişim yapılacak hastalar ile ek risk taşımasa da 40 yaşın üzerinde olan cerrahi girişim yapılacak hastalar ve de hangi yaşta olursa olsun büyük cerrahi girişim yapılacak hastalar orta riskli grupta yer alır. Bu hastalara düşük doz heparin, ya da elastik çorap, aralıklı pnömatik kompresyon (IPK) uygulanabilir.
Yüksek risk
40 yaşın üzerinde büyük cerrahi girişim uygulanacaklar ile 60 yaşın üzerinde büyük ya da küçük her türlü cerrahi girişim uygulanacaklar yüksek riskli hastalardır. Bu hastalara düşük doz heparin, yanı sıra elastik çorap, aralıklı pnömatik kompresyon (IPK) uygulanabilir. Beyin, diz ve ürolojik operasyonlarda kanama riski göze alınamadığında sadece elastik çorap ya da IPK uygulanmalıdır.
En yüksek risk
40 yaşın üzerinde ve geçirilmiş Venöz Trombo Emboli, kanser ya da aşırı pıhtılaşması olan büyük cerrahi girişim hastaları, kalça ya da diz eklemi ameliyatları, kalça kırığı ameliyatı, büyük travma, omurililik yaralanmaları en yüksek riskli hastalar grubunu oluşturur. Kalça operasyonu geçirecek olan orta yaşın üstündeki hastalara daha yüksek dozda heparin verilmelidir. Etkili ilaç tedavisinin yanı sıra mekanik tedaviler (varis çorabı vs.) de uygulanır.
Asprin’in DVT( Derin ven trombozu) profilaksisinde belirgin bir yararı yoktur. İlaç tedavilerinin yanı sıra erken mobilizasyon, eksternal pnömatik kompresyon ve varis çorapları yararlıdır.
Proflaksi uygulaması en azından hasta taburcu oluncaya kadar sürdürülmelidir.
Ameliyat edilen tüm hastalar mümkün olduğunca erken mobilize edilmelidir.
Antikoagülan tedavi
-Standart heparin
-Düşük molekül ağırlıklı heparinler
Oral antikoagülanlar
Trombolitik tedavi-Pıhtıyı eritici tedavi
Embolektomi
Antikoagülan ve trombolitik tedavilerine yanıt alınmayan ya da bu tedavilerin sakıncalı olduğu genel durumu bozuk olan büyük emboli olgularında yapılabilecek girişimli bir tedavidir. Hayati riski yaklaşık olarak % 50’dir. Pulmoner embolektomi cerrahi olarak veya pıhtıyı emebilen toplardamar içinden gönderilen kateterlerle yapılabilir. Tedavi başarısı sınırlıdır.
Vena kava inferior filtreleri
Vena kava inferiyor girişimleri, büyük pıhtıların dolaşmasını dolayısı ile embolinin tekrarlamasını önlemek amacı ile yapılır. Cerrahi olarak ya da toplardamar içinden gönderilen katater yolu ile yerleştirilir.
DOLAŞIM SİSTEMİ
Kalp ve buna bağlı damarlardan oluşan kalp damar sistemi, kan yolu ile vücudun gereksinimi olan oksijen ve besin maddelerini tüm hücre, doku ve organlara ulaştırır.
Organlardan gelen ve oksijeni az olan kirli kan toplardamarlar ile sağ kulakcığa dökülür, buradan triküspid kapak aracılığı ile sağ karıncığa geçer. Sağ karıncık kirli kanı pulmoner kapaktan pulmoner arter aracılığı ile akciğerlere pompalar. Akciğerlere gelen kan oksijenden zenginleşir. Oksijenden zenginleşen temiz kan, akciğer toplardamarları ile sol kulakcığa, buradan da mitral kapak aracılığı ile sol karıncığa geçer. Sol karıncığa gelen temiz kan aort kapağından geçerek aort aracılığı ile tüm organlara pompalanır. Sol karıncıkdaki kanın basıncı kolda ölçülen kan basıncına eşittir.
Vücutta 2 çeşit dolaşım söz konusudur:
Küçük dolaşım
Kanın akciğerler yolu ile oksijenlenmesini sağlar. Organlar tarafından kullanılıp oksijenden fakirleşen kan büyük toplardamarlar ile sağ kulakcığa dökülür, buradan triküspid kapak aracılığı ile sağ karıncığa geçer. Sağ karıncık kirli kanı pulmoner kapaktan pulmoner arter (akciğer atardamarı) aracılığı ile akciğerlere pompalar. Akciğerlere gelen kan oksijenden zenginleşir.
Büyük dolaşım
Büyük dolaşım, akciğerde oksijenden zengin hale gelen kanı organların kullanması için vücuda gönderen sistemdir. Oksijenden zenginleşen kan akciğerden dönen pulmoner venler (akciğer toplardamarları) ile sol kulakçığa ve buradan da mitral kapak aracılığı ile sol karıncığa gelir. Sol karıncığa gelen temiz kan aort kapağından geçerek aort aracılığı ile tüm organlara pompalanır. Aort, kalpten çıkan en büyük atardamardır. Aort kalpten çıktıktan sonra kalp dahil çeşitli organlarımıza ve dokularımıza beslenmeleri ve oksijenlenmeleri için dallar vererek karnın alt taraflarına kadar devam eder.
Koldan ölçülen tansiyon sol karıncıktaki kan basıncına eşittir.
Kalp dört boşluktan oluşur. Üstte sağ ve sol olmak üzere iki kulakcık, altta ise sağ ve sol olmak üzere iki karıncık vardır. Kalpte dört kapak bulunur: Triküspid kapak sağ kulakcık ile sağ karıncık arasında, pulmoner kapak sağ karıncık ile akciğerlere kan taşıyan büyük damar (pulmoner arter) arasında, mitral kapak sol kulakcık ile sol karıncık arasında ve aort kapağı sol karıncık ile ana atar damar / şah damarı (aort) arasında bulunur.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı
Dr. Sevin Karalar