Alerjik rinit tanısında en önemli adım aile hikayesini ve hastaya daha önce uygulanmış tetkik ve tedavileri içeren ayrıntılı sorgulamadır. Hastanın yaşı, şikayetlerinin hangi ortamlarda ortaya çıktığı sorulmalıdır. Genetik yatkınlık söz konusu olduğundan aile hikayesine de dikkat etmek önemlidir. Ayrıca alt solunum yolu hastalıkları, cilt bulguları, gıda allerjisi sorgulanmalıdır. Ayrıntılı sorgulamayı takiben kulak burun boğaz muayenesi yaptırılmalıdır. Sadece alerjik hastalarda bulunan burun içi muayene bulgusu yoktur.
Burnun dış kısmında enine deri çizgisinde kırışıklık olabilir. Bu durum çocukluk çağında burnun sürekli olarak yukarı doğru ovulmasından sonra ortaya çıkar ve ”alerjik selam” olarak adlandırılır. Burun mukozasında ödeme bağlı olarak gözaltlarında koyu renkli değişim olması ”Alerjik göz halkaları” olarak adlandırılır. Allerjik rinitli hastaların ‘Allerjik yüz (adenoid yüz) olarak adlandırılan tipik yüz görünümleri olabilir. Hayatın ilk yıllarında bir yıl süre ile açık ağızla nefes alındığında bu durum yüz ve çene kemiklerinde normal dışı gelişime yol açar, çene aşağıya doğru açı yapar, dişlerde gelişim bozukluğu ortaya çıkar.
Muayenenin en önemli rolü burun kemiğinde eğrilik, burun içinde polip, tümör ya da büyümüş konka (burun eti – kıkırdağı) gibi yapısal burun tıkanmasına yol açan nedenleri aramaktır.
Alerjik rinit tanısında alerjik deri testleri çok önemlidir. Günümüzde en çok kullanılan ve en pratik tanı yöntemi cilt testleridir. Alerjik deri testleri güvenilir sonuçlar verir ve kısa sürede tanı konmasına olanak sağlar, ayrıca ucuzdur.
Kanda IgE seviyesinin allerjik hastalıklardaki tanı değeri sınırlıdır.100-150u/ml üzerindeki değerler yüksek kabul edilir. Alerjik hastalığı olanların %50’de normal değerler bulunabildiği gibi allerjik hastalığı olmayanlarda ve paraziti olanlarda yüksek IgE düzeyleri bulunabilir.
Kanda sözkonusu alerjene karşı gelişen IgE’nin saptanması olarak tanımlanan spesifik IgE testi bugün kullanılan bir diğer tanı yöntemidir. Cilt duyarlılığından etkilenmemesi, ilaç etkileşimi olmaması avantajlarıdır, ancak geç sonuç vermesi, duyarlılık azlığı (yalancı negatif sonuç çıkma riski yüksek oluşu), bazı alerjenlerin eksik oluşu dezavantajlarıdır.
Alerjik deri testleri kanda bakılan alerjene özgül antikor (spesifik IgE) testlerine göre daha güvenilirdir.
Kanda eosinofil sayısı bakılması genel bir testtir. Eosinofil normalde kanda bulunan bir akyuvar çeşididir. Alerjik hastalıklarda, parazit bulunduğunda, bazı ilaçların kullanımında, bazı akciğer hastalıklarında artar. Diğer bulgular da allerjiyi düşündürüyorsa kanda eosinofil sayısı yüksekliği alerjiyi destekler, ancak neye allerjinin olduğu konusunda bir fikir vermez.
Nazal smear (burun sürüntüsü) hücresel incelenmesi ile alerjik rinitlilerde eosinofil hücrelerinin artmış olduğu görülebilir. Alerjik rinit tanısını destekler.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı
Dr. Sevin Karalar