Akciğer Kanserinde Tedavi

Akciğer kanseri tedavisinde önerilen tüm tedavilerde amaç; hastalığın kontrol altında tutulması, yaşam süresinin uzatılması, yakınmaların ortadan kaldırılması ve daha kaliteli bir yaşam sağlanmasıdır.

Tüm akciğer kanserli hastalarda tedavi seçenekleri vardır. Üç tür tedavi kullanılmaktadır.

Cerrahi (kanseri alıp çıkartmak)
Radyasyon (ışın) tedavisi (yüksek-doz x-ışınları veya diğer yüksek-enerjili ışınlar kullanarak kanser hücrelerinin öldürülmesi)
Kemoterapi (kanser hücrelerini öldürmek üzere ilaçlar kullanılması)
Küçük Hücreli Akciğer Kanserinde Tedavi
KHAK, tüm akciğer tümörlerinin yaklaşık %25’ini oluşturmaktadır. En önemli iki özelliği, çabuk yayılması ve kemoterapiye iyi yanıt vermesidir. KHAK hızlı yayılım gösterdiği için, başlangıcından itibaren sistemik hastalık olarak kabul edilmekte ve tedavisinde kemoterapi, ağırlıklı bir yer tutmaktadır.

Sınırlı hastalıkta, kemoterapi, radyoterapi ve nadiren seçilmiş olgularda cerrahi uygulanabilir. Kemoterapi ile birlikte radyoterapi uygulaması, tek başına kemoterapi uygulamasına göre daha iyi sonuçlar vermiştir. Ayrıca sınırlı hastalıkta beyne koruyucu radyoterapi uygulanması da tedavide yer almaktadır.
Yaygın hastalıkta ise kemoterapi ve palyatif radyoterapi uygulanmaktadır.
Tedavisiz, yalnızca destekleyici önlemlerle, sınırlı hastalık grubunda ortalama yaşam süresi 12 hafta, yaygın hastalıkta ise 5 haftadır.

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde Tedavi
Hastalığın erken evrelerinde (evre I ve II, bazı evre III hastalar) ameliyatla tümörlü doku, etraftan bir miktar sağlam doku ile çıkarılarak, bazen bütün bir akciğer lobu alınarak temizlenebilir. Genel olarak ameliyatla tamamen çıkarıldığı ve çevrede hiç hastalık kalmadığı durumlarda başka tedaviye gerek yoktur. Ameliyatla çıkarılması mümkün olmayan evre III akciğer kanserinin esas tedavisi ışın ve ilaç tedavisidir. Evre IV hastalıkta, ışın tedavisi kansere bağlı ağrı, kanama veya kemiğe, beyine yayılma söz konusu ise o bölgeye uygulanır.

Cerrahi tedavi
Erken dönemde saptanan ve ameliyat edilebilir hastalarda, esas tedavi yöntemidir. Ayrıca tanısal ve hastanın yaşam kalitesini artırmak amaçlı (palyatif) uygulanabilir. Tümör yükünü azaltarak radyoterapi ve kemoterapinin etkinliğini arttırma amacı ile de yapılabilir. Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanser’nde cerrahi tercih edilir. Yaklaşık %25 tedavi amaçlı uygulanır. En sık uygulanan yöntem lobektomidir (%62)
Genellikle erken evredeki hastalığın (Evre I, II, bazen evre III) tedavisinde uygulanır. Hastalığı tek akciğerde sınırlı , uygun hastada seçkin tedavi yöntemidir
Akciğer kanserli hastaların % 10-35’inde cerrahi tedavi uygulanabilmektedir, ancak uygulanan cerrahi tedavi her zaman kesin tedavi anlamına gelmemektedir. Ameliyat öncesi hücre düzeyinde yayılmış tümör, ameliyat sonrası dönemde ortaya çıkabilmektedir. (Hatta bu durum bazen halk arasında bıçak değdi hastalık yayıldı gibi yanlış yorumlara yol açabilmektedir, oysa hastalık zaten ilerleyecektir.)
Buna yönelik risk taşıdığı düşünülen hastalarda, ameliyattan sonra tümörün tipine göre radyoterapi ya da kemoterapi yapılmaktadır.
Küçük hücreli akciğer kanserinde cerrahi çok nadiren baş vurulan bir yöntemdir.
Tümörün yerleşimine, hastanın solunum fonksiyonlarına göre farklı cerrahi yöntemler belirlenir. Bu yöntemler:

Lobektomi:Akciğerin loblarından birinin çıkarılması

Bilobektomi:Sağ akciğerin iki lobunun çıkarılması

Sınırlı rezeksiyon: Akciğerin bir lobunun bir parçasının çıkarılmasıdır

Pnömonektomi: Bir akciğerin tamamının çıkarılmasıdır.

Cerrahi sonrası nüks olmaksızın 5 yıllık yaşam evre I’de %50-60, evre II’de %30-40 dolayındadır.

Kemoterapi (İlaç tedavisi)

Kemoterapi vücuttaki tüm kanser hücrelerini yok etmek amacıyla özel ilaçlar kullanılarak yapılan bir tedavi şeklidir. Kemoterapi ilaçları hızla çoğalan kanser hücrelerine kan yoluyla ulaşarak etki eder. Kanser hücresinin bölünmesini ve yenilenmesini engelleyerek ölümüne neden olur. Kemoterapi, ağızdan hap olarak veya damardan infüzyon yoluyla uygulanır. Tedavi düzenli aralıklarla, genellikle 3-4 haftada bir verilir. Bu yaklaşımda amaç; hastanın tekrar güçlenmesine ve sağlıklı dokuların kendisini yenilemesine olanak sağlanmasıdır.
Kemoterapi kanser hücrelerini etkilerken, kıl kökü, kemik iliği, mide barsak mukozası gibi vucutta hızlı çoğalan sağlıklı hücrelere de etki eder ve bu etkilere bağlı olarak kemoterapinin yan etkileri ortaya çıkar.

Kemoterapinin Sık Görülen Yan Etkileri

Yorgunluk, 
Bulantı, Kusma,
Saç Dökülmesi,
Ağız Yaraları,
İshal,
İlacın kemik iliği üzerine etkileri ile kansızlık, lökopeni (Vücudun savunma hücreleri olan lökositlerin sayısında azalma), trombositopeni (kanamayı durduran hücreler olan trombositlerin sayısında azalma)
Normal hücreler kendilerini yenilediklerinden yan etkiler genellikle geçici
olmaktadır.

Radyoterapi (Işın tedavisi)
Hızlı bölünen kanser hücrelerinin yüksek enerjili X ışınları ile öldürülmesi esasına dayanır. Bu tedavi uygulandığı bölgedeki tümör hücrelerini öldürmektedir. Tümör hücreleri bu tedaviye normal hücrelerden daha fazla duyarlıdır, bu nedenle daha fazla ölürler. Etkilenen bölgedeki normal hücreler hızla kendilerini yenilerler.

Radyoterapi öncesinde tedavinin yapılacağı klinikte tedavi planlanır. Bu süre içerisinde tedavi masasında hareketsiz yatan hastanın tedavi alanı, deri üzerine çizilerek belirlenir.

Tedavi odasında kalış süresi 10-30 dakikadır, tedavi 1-5 dakika sürer. Genellikle tedavi 2-6 hafta devam eder.
Tedavi hastayı radyoaktif hale getirmez, çevredeki insanlara zarar vermez.
Radyoterapi sonrası sık görülen yan etkiler:

Halsizlik
Tedavi bölgesindeki deride kaşınma, soyulma, kızarıklık, kıllarda dökülme
İştahsızlık
Öksürük, balgam çıkarma, boğaz ağrısı, yutmada güçlük (genellikle tedavinin 2-3. haftasından sonra)
Akciğer Kanserinden Korunma Ve Erken Tanı Akciğer kanserinden korunmanın en etkili yolu sigarayı bırakmaktır. Bundan başka özellikle ülkemiz koşullarında asbest temasından kaçınmak, hava kirliliği ile mücadele, radyasyon temasından kaçınmak, sanayide kullanılan bazı kimyasal maddeler ile çalışanların gerekli tedbirleri alması, korunma önlemleri olarak sayılabilir. Akciğer kanserinde erken tanı konmasına yönelik çeşitli çalışmalar yapılmış, ancak bu yönde olumlu bir sonuç elde edilememiştir, şu an için Sigara içen 40 yaş üzeri herkesin check up kapsamında en az yılda bir, tercihen altı ayda bir kez akciğer grafisi çektirmesi önerilmektedir.

Göğüs Hastalıkları Uzmanı
Dr. Sevin Karalar

Tags: