Laboratuvar
Standart laboratuvar incelemeler PE tanısı koymaya yeterli değildir.
D-Dimer
Plazma D-Dimer Fibrin yıkım ürünüdür Eliza yöntemi ile ölçülen düzeyinin 500 m g/l ve üzerinde olmasının akut PE ve DVT tanısında duyarlı ( % 99) ama özgün (spesifik) olmayan bir yöntemdir D-Dimerin 500 m g/l’ nin altında olması PE tanısından uzaklaştırırken, bu değerin üzerinde olması her zaman tanıyı kesinleştirmez. Çünkü; kanser, inflamasyon, infeksiyon ve nekroz gibi birçok başka hastalıkta da yükselebilir.
Radyolojik Bulgular Akciğer embolisi genellikle radyolojik bir bulgu oluşturur. Çok çeşitli radyolojik bulgu tanımlanmış olmasına karşın hiçbirisi duyarlı ya da özgün değildir. Bu nedenle akciğer radyolojisi tanı koydurucu değildir. Diğer taraftan yaşamı ciddi olarak tehdit eden embolilerde bazen hiçbir radyolojik bulgu olmayabilir. Radyolojik incelemenin ayırıcı tanıya ve sintigrafik bulguların değerlendirilmesine katkısı büyüktür.
Akciğer Sintigrafisi
Akciğer embolisi düşünülen bir hastada ilk sırada yapılması gereken inceleme yöntemi sintigrafidir. Akciğer sintgrafisi ventilasyon(havalanma) ve perfüzyon(kanlanma) olmak üzere iki bölümlüdür. Ventilasyon-perfüzyon sintigrafisinin yorumu, perfüzyon defektlerinin boyutuna ve ventilasyon defektleri ile perfüzyon defektlerinin ilişkisine bakılarak yapılır. Normal sintigrafi, normal bir akciğeri ya da klinik olarak önemsiz bir emboliyi gösterir. Yüksek olasılıklı sintigrafi ise yaklaşık % 85 doğruluk oranı ile emboliyi doğrular.
Arter Kan Gazları
Arter kan gazları bulgularının kesin tanı değeri yoktur. Fakat bazı bulgular emboli tanısını destekler. Arter kan gazında oksijen azalması(hipksi) ve karbondioksitin de normal ya da düşük (hipokarbi) bulunması pulmoner emboliyi destekler.
EKG bulguları
Elektrokardiyografi tanı için özgün olmayan değişiklikler gösterir. Ancak miyokard infarktüsü, perikardit gibi ayırıcı tanıda yer alması gereken, bazı hastalıkların tanınmasında çok büyük değer taşır.
Ekokardiyografi
Ekokardiyografi (Eko) kolay ulaşılabilir ve kolay uygulanabilir girişimsiz bir tanı aracı olarak PE tanı ve ayırıcı tanısında ve trombolitik tedavi uygulanacak hastaların belirlenmesinde önemli bir yöntemdir.
Venografi
Emboli olgularının % 70-90’ında bacak-baldır derin venlerinde (toplardamarlarında) tromboz vardır. Bu nedenle, akciğer embolisi kuşkulanılan hastaların alt ekstremitelerinin de incelenmesi gerekir. Bunun için en uygun yöntem venografidir.
Pulmoner anjiyografi
Pulmoner anjiyografi, iyi seçilmiş hastalarda, akciğer embolisinin kesin tanısında son basamak bir yöntemdir. Normal anjiyo bulgularının elde edilmesi ile pulmoner emboliden uzaklaşılır. Deneyimli ekipler tarafından yapılan anjiyolarla, 0.5 mm boyutlarındaki pıhtılar bile görüntülenebilir.
Spiral tomografi
Son yıllarda CT teknolojisindeki gelişmeler sayesinde üretilen yeni jenerasyon tomografiler 10 saniyeden kısa sürede, tek bir soluk alma sırasında 1mm’lik resolüsyonla akciğerin tümünü görüntüleme dolayısı ile tüm bronş ağacını net olarak değerlendirme olanağı sağlamıştır. Klinik kuşkunun yüksek olduğu hastalarda D-dimer ölçümü, venöz US bulguları ile spiral tomografi bulguları birleştirildiğinde tanı değeri % 99’a ulaşmaktadır. Bu avantajları nedeniyle günümüzde, klinik kuşkunun yüksek olduğu ayaktan hastalarda sintigrafiden önce yapılması önerilen bir tanı yöntemidir.
Manyetik resonans
Manyetik resonansın embolide tanı değeri trombüsün yerleşimine ve boyutuna göre değişir. Trombüs pulmoner arterin uç dallarında yerleşmiş ise ve büyükse tanı değeri yükselir. Bu yöntem de BT gibi, küçük ve periferik trombüsleri görüntülemede yetersiz kalır. Hatta günümüzde spiral BT, MR’a göre daha duyarlıdır. Ancak bu teknik gelecek için umut veren bir yöntemdir.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı
Dr. Sevin Karalar